7 Kasım 2014 Cuma

Yeni mezun inşaat mühendisi


Kimisi aile sektörü diye, kimisi duyduğu “iyi para var, müteahhit olur yolunu bulursun” gibi sözlerle, kimisi ise sırf puanı yetti diye seçer İnşaat Mühendisliği bölümünü. Kişisel bloguma o kadar çok mesajlar geliyor ki mühendis adaylarından, her birisi ayrı bir gelecek kaygısı taşıyor, her biri yukarıda saydığım gibi farklı sebepler ile farklı hayallerin, ideallerin peşinde.

Üniversite sınavları biter ve yukarıda saydığım farklı sebeplerden dolayı istemiş olduğunuz bölüme yerleşirsiniz. İyi ya da kötü, bir şekilde lisans eğitimi de biter ve diplomanızı elinize alırsınız. İşte, bu yazının esas hikayesi o zaman başlar.



İş Bulma Çabaları :

Diploma elinde, iş aramaya koyulur yeni mezun mühendis. Sektörde çevresi ya da şansı varsa işi kolaydır. Güzel bir işe girer, kendisini yetiştirmeye koyulur. İş hayatında pişme süreci başlamıştır.Ya yoksa? Piyasadaki yeni mezun avcıları ile tanışmasına hiçbir engel yoktur. Yapı ile alakası olmayan bazı denetim(!) firmaları ve güvenlik ile alakası olmayan bazı iş güvenliği(!) firmaları, kimi küçük taşeron ve müteahhitler, ekspertizler,  mühendis değil imza arayan herkes gözünü diker genç mühendislere. Maalesef bazı arkadaşlar da buna müsaade eder. Uyarı 1: Lütfen, ama lütfen! Siz inşaat mühendisisiniz, bunu basite almayın! Attığınız her imza, sadece bir binayı değil, içindeki onlarca, belki de yüzlerce canı taşıyacak. Dünya size medeniyet mühendisi derken, sizler medeniyeti katledenlerden olmayın! Katil olmayın. Bilmeden, etmeden imza atmayın.

Bir de maaş konusu var tabi ki, medeniyet mühendisi denilen mesleğin üç kuruş değeri yoktur yeni mezunsan. Maalesef piyasada çok komik rakamlara çalışan mühendis arkadaşlar var. Odalar bu konuda sessiz, ama siz sessiz olmayın. Evet belki de iş hayatında yenisiniz, bilmiyorsunuz, ama “mühendis” siniz. Bir mühendis kolay yetişmiyor, bunu en iyi siz biliyorsunuz. Geniş bir sektörde, önemli bir mesleğiniz var. Sırtınızdan servetler kazananların, sizi karın tokluğuna çalıştırmasına izin vermeyin. Bu trajkomik bir durumdur. Mesleğinizin, kendinizin değerini bilin ve bildirin.

Gerçi adamlar da haklı. Hem iş öğretecekler, hem de para verecekler, yok yaaa ! Oldu, başka ? Hele sen bir işi öğren, maaşı düşünürüz tekrar. Ha bir dakika, iş bilmiyorsun diye, şantiye şefliği yapamayacaksın da demedik hani. Koca mühendissin(!) imza da atamayacaksan ne yapalım diplomanı!

Size böyle diyecekler. Yeni mezun olabilirsiniz, tecrübesiz olabilirsiniz fakat bu bir değeriniz olmadığı, hiçbir katkınızın olmayacağı anlamına gelmiyor. Tekrar diyorum : Bir mühendis kolay yetişmiyor, değerinizi önce kendiniz bilin, sonra da bildirin.

“Yeni mezun şantiye şefi” etiketi, ve maalesef bu etiketi taşıyan pek çok arkadaş ( Bazıları da mahkemede, davaları sürüyor) Bilmediğiniz işin altına imza atmayın, sorumluluğunu almayın. Sicilinize de yazık olur, sorumluluğunu aldığınız milli servet olan yapılara da, en önemlisi o yapılara güvenerek başın sokan vatandaşlara da. Zaten işini düzgün yapan adam, işin sorumluluğunu tutup da işi bilmeyen birisinin imzasına, kontrolüne bırakmaz. Mantıklı düşünelim gençler…

Arkadaşlar, yeni mezunsunuz, daha öğreneceğiniz, tecrübe edeceğiniz çok şey var. Para mı ? Onu da kazanacaksınız. Acele etmeyin. Daha yolun başındasınız, kazanacağınız değil, kariyerinizin temelini sağlam atacağınız, güzel tecrübeler kazanacağınız işlere yönelin. 3 kuruş fazla kazancağım diye, sicilinizi kirletmeyin, katil olmayın. Sizi değil, imzanızı isteyenlerin ekmeğine bal sürmeyin. Siz mühendissiniz. O  imzayı, o diplomayı kolay almadınız. Hakkını verin. Layıki ile taşıyın unvanınızı. “Nasıl başlarsanız öyle gider.” Bunu unutmayın. Size tercih bırakmayanlara inat edin. Kendimden örnek vereyim, 5 ay işsiz kaldım mezuniyetten sonra. Şimdi ise gayet iyi şartlarda çalışıyorum. Çok güzel tecrübeler edindim, edinmeye devam ediyorum. Yukarıda saydığım tekliflerden onlarcasını aldım. Önüme gelen ilk işe atlasaydım da şantiye şefi olsaydım ve imzam ile para kazansaydım ne olacaktı ? Akıllı olun, dediğim gibi  işini düzgün yapan hangi firma daha iş hayatına yeni atılmış genç mühendise bırakır tüm sorumluluğu, işi. Ya da sen gelmesen de olur diplomanı yolla, arada imzaya gelirsin diyen firmaya girsen ne olacak ? Ne öğreneceksin ? Ne kazanacaksın ? Sabredin, sürekli kendinizi geliştirin. Siz iyi olun, iyi olan sizi bulacaktır.

Kimileri yüzme derin suda öğrenilir derler. Ben de diyorum ki, yüzmeyi bilmeden derin suya girersen boğulursun !



Mühendis Olma Çabaları :

Kafamıza yatan bir işte karar kıldık, anlaştık ve başladık. Burada yolumuz 2 ye ayrılıyor, büro ya da şantiye. Neresi olursa olsun basit işler yapacaksınız. Bunlar size angarya gelip sizi üzmesin. Evet, belki 2 yıl hatta 6 ay sonra aynı işleri sıkıla sıkıla yapcaksınız ancak şuan bunun zamanı değil. Fotokopi dahi çekseniz, fotokopi çekerken dökümanlara karşı kazandığınız aşinalık bile bir tecrübedir. Herşeye bu gözle bakın. Size ayak işleri gelen bu işler, ofiste size gereken bilgisayar programlarını öğrenmenize, pratik bir şekilde kullanabilmenize yardımcı olacak, ileride bol bol haşır neşir olacağınız, sorumluluğunu alacağınız önemli evraklara aşinalığınızı artıracaktır ve ileride o dökümanlar önünüze gelince bu ne demeyeceksiniz. Bu sadece bir örnek. Herşeye böyle yaklaşın, ne görsem, ne bilsem, ne duysam kar deyin. Gözünüz bilgisayardayken kulağınız dışarıda olsun. Duyduğunuz her kelime tecrübedir. İşler nasıl yürüyor bileceksiniz ki, ileride o işleri siz yürütebilesiniz. Bu da ilk başta daha basit işleri hallederken bir yandan edineceğiniz tecrübe ile olacaktır.

Diğer alternatifiniz ise şantiye. Yukarıda saydığım herşey burası için de geçerli ancak burada başka durumlar da var. Büro da genelde iletişim içinde olacağınız kişiler teknik personeller ya da muhasebeci, sekreter gibi personellerdir ama şantiyede öyle değil. Şantiyede tekniker, formen ve işçiler ile iletişim için de olacaksınız. Burada davranışınız çok daha büyük önem arzetmektedir. Genelde yeni mezun arkadaşların dengesini kurmakta zorluk çektiği bu iletişim ağında, dengesizlikten doğan sıkıntılar yaşanır. Bu nedenle bu konu ile ilgili olarak ayrıca tavsiyeler vermek isterim.

Evet, bazı şeyleri gerçekten bilmiyorsunuz ve öğrenmeniz lazım. Ancak orada altınızdaki personellere iş yaptırma durumundasınız aynı zamanda bir yandan isterseniz mühendis olun, altınızda belki yaşınızdan çok inşaat geçmişi olan personeller var ve ondan da öğreneceğiniz çok şey var. İşte durum böyle olunca, dengeyi kurmak da zor oluyor. Şantiye ortamının farklı atmosferine yabancı olmak bu durumu daha da zorlaştırıyor. Peki ne yapmalı genç mühendis ?

Mesafeyi her zaman koruyun. Karşınızda iyi niyetli insanlar da olabilir, gençliğinizi  küçümsemeye çalışanlar da. Dediğim gibi yeri gelecek sizin altınızda çalışanlardan bir şeyler öğreneceksiniz. Ama her daim ne yapılacağını, son kararı siz vereceksiniz altınızdakiler değil. Şantiyeciliği, imalatı öğrenirken mesafeyi hep koruyacaksınız. Bir tavizde, bir yanlışta ipin ucu kaçar. İster 2 aylık ister 20 yıllık mühendis olun. Her zaman altınızdaki insanları dinleyin fikrini alın. Bilmiyorsanız sorun. Ama sorumluluğunuz ile alakalı son kararı siz verin. Bilmediğiniz durumlar olabilir, çözemediğiniz problemler olabilir bundan utanmayın. Şuan en iyi mühendis de bir zamanlar yeniydi ve bilmiyordu. Yanlış yaparak doğruları öğrendi. Problemlerle karşılaştıkça çözüm üretmeyi öğrendi. Bu durumlarda üstlerinize danışın.

Bu dediklerime dikkat ederseniz, yeni mezunluğun vermiş olduğu acemiliği daha rahat atarsınız üzerinizden. Ayrıca stajlarınızı naylon değilde, ciddi anlamda zaman ayırarak yapmanızı tavsiye ederim arkadaşlar. İş hayatındaki o ilk “sudan çıkmış balıklığı” orada atın üzerinizden. O zamanlarınız soru sormak için de, yanlış yapmak için de, “Ne oluyo ya” şaşkınlığını yaşamak için de en iyi fırsat.

İyi bir mühendis olmak, iyi bir yönetici olmaktan, işleri iyi planlamaktan ve planlara uygun olarak işi yürütmekten geçer. Bunları yapabilmek için de, altınızda çalışanlara her zaman hakim olmalısınız. Ne yaptığınızı, ne yaptırdığınızı bilmelisiniz.

Karamsar olmayın. Düşünerek, planlayarak atın adımlarınızı. Gözünüzü korkutmasın hiçbirşey. Bu yazıyı okumuşsanız zaten, geleceğinizi düşünen birisiniz ve geleceğiniz hakkında planlar yaparken, en doğru yolu izleyerek, sizin yolunuzdan daha önce gitmiş insanların tavsiyelerini alıyorsunuz demektir. Bu da başarının en büyük anahtarıdır.

Başarılı insanlar, 20 yıl sonra nerede olacağını şimdiden düşünen ve o yerde olmak için atacağı adımları planlayan insanlardır.

Başarılı insanlar “ En büyük başarısızlığın, denememek olduğunu” bilen insanlardır.

Bol şans…



Aykut ÖZDEMİR


Yeni Mezun İnşaat Mühendisi
Çelik Hasırın Sağladığı Avantajlar

1.     Malzemeden Tasarruf : çelik hasır emniyet gerilmesinin normal inşaat demirinden yaklaşık iki kat fazla olması, çelik hasır kullanılması halinde normal inşaat demirine (STI) nazaran %40 civarında ağırlık tasarrufu sağlamaktadır. STI demirinden, beton 160 için Ve = 1400 kg / cm2 iken çelik hasırında bu miktar;

Ve = 2400 kg / cm2 olmaktadır Bu nedenle demir kesiti yarı yarıya azalmaktadır,
2.     Zamandan Tasarruf: Çelik hasırda kullanılan malzemenin azalması, plakalar halinde oluşu kolay taşınabilmesi ve montajının kolaylığı zamanı büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır.
3.     İşçilikten Tasarruf: Normal demirde olduğu gibi doğrultma, çubukları tel tel kesip pilye kırma, kanca yapma, döşemeye belirli aralıklarla yerleştirilip birbirine bağlama gibi işler yoktur. Çelik Hasırın ise kısa zamanda döşenmesi % 50 Tasarruf sağlamaktadır.
4.     Nakliyeden Tasarruf: Çelik Hasırlar standart (500 x 2.15) Tip ebadında imal edildikler için nakliyesi kolaydır. Demirden Tasarruf sağladığı için nakliye ücreti azalmaktadır.
5.     Paradan Tasarruf: Malzemenin yarıya yakın azalması, zamanın kısalması, işçilikten tasarruf ; Netice olarak bütün bunlar %10 – 20 arasında parasal tasarruf sağlamaktadır.
6.     Kalite Üstünlüğü: Çelik Hasırlar otomatik kaynak marinalarında istenilen ölçüde hassasiyetle imal edilmektedir. Çelik Hasır çubukları beton içinde homojen bir dağılım göstermekte böylece çekme kuvvetlerinin düzgün bir şekilde alınması sağlanmaktadır. Çubukları nervürlü ve birbirine kaynaklı oluşu aderansı artırmakta, beton içerisindeki çubukların kayması önlenmekte yapıda olabilecek çatlaklar, korozyon ve sızıntılar giderilmektedir.
7.     Çelik Hasır TSE Belgelidir: Çap ve Boy Standardı bulunmaktadır dolayısıyla boydan ve çaptan zayiat verilmez inşaatlarda olumsuz görüntü arz eden demir artıklarına rastlanmaz.

8.     Fark: Çelik Hasır Bayındırlık birim fiyat listesinde 23.010 ve 23.011 Poz notlarıyla yer almaktır 20 Ağustos 1988 günü 19905 sayılı resmi gazetede yayınlanan 88 / 13181 sayılı Bakanlar Kurulu kararına göre Çelik Hasırda fiyat farkı 8 mm lik demir üzerinden verilecektir.

6 Kasım 2014 Perşembe

Kuranglez nedir?

Binaların zemin altı katlarında dogal ışık ve havalandırma saglamak icin yapılan bolum.

Bina cephesine yapışıktır ama statik olarak ayrı calışırlar.

Kuranglezin üzeri de genellikle izgara ile kapalidir.

Fransızca'da ingiliz avlusu anlamına gelir.

Sokakta, kuranglezler üzerinde yürürken, en olmadık zamanlarda, anahtarınız elinizden kayıp buraya düşebilir: böyle de bir riski vardır.

Fransızcası "cour anglaise" şeklindedir.

Türkçesi "ışık bacası"dır.

Kuranglezlerin modern versiyonlarından bazıları cam elyaf ile güçlendirilmiş polypropylen (PP-GF) malzemeden üretilmiştir.
Kuranglez ile ilgili hükümler Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik içerisinde veriliyor.

Yönetmeliğin 14. maddesinin 53. bendine göre kuranglez:


"Parsel sınırı içinde kalmak ve binaya bitişik olmak şartıyla binaların tabii zemin altında kalan bölümlerine doğal ışık ve havalandırma sağlamak amacıyla en az 0.80 metreden en fazla 1.20 metre genişlikte olabilen ışıklıklardır. Bina etrafında mütemadi kuranglez tesis edilemez. Kuranglezlerden giriş çıkış yapılamaz. Ancak, yol cephesinde bulunmayan kuranglezlerinden kaçış amacıyla çıkış tertiplenebilir."

Abrams kuralı nedir?

İngilizcesi Abrams' Law olarak bilinir. Bir inşaat mühendisliği terimidir.

"Beton ne kadar az su içerirse, o kadar dayanıklı olur" anlamına gelen bir kuraldır.


Kural, aynı beton bileşenleri (karışım içeriği) ve test koşullarında karışımdaki çimento miktarı ve su/çimento oranının beton karışımının işlenebilir olması koşuluyla, beton dayanımını belirlediğini belirtir.

Kural, 1892 yılında Fransa’da Ferret ve daha sonra Amerika’da Abram’s tarafından ortaya konulmuştur.

Bu kurala göre, bir beton veya harcın mukavemeti yalnız, karışımda kullanılan su kütlesinin, çimento kütlesine oranına bağlıdır.

Kuralın kritik cümlesi şudur:
As the water content increases the strength decreases.
YANİ: Su içeriği arttıkça mukavemet azalır.

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur Koçkal, beton harcına bilinçsizce su ekleyerek su-çimento oranının değiştirilmesini ”inşaatın temeline dinamit koymak”la bir tutanlardandır.

Yrd. Doç. Dr. Uğur Koçkal, döküm yerine nakledilecek betonun hazırlanmasında kuru karışımlı sistem ve yaş karışımlı sistem olmak üzere iki yöntem olduğunu söyler ve yaş karışımlı hazır betonda, su dahil tüm katkı maddelerinin beton santralinde ölçülerek karıştırıldığını, kuru karışımlı hazır betonda ise çimentonun ve katkı maddelerinin santralde eklendiğini ancak kimyasal katkılar ile suyun teslim yerinde ölçülerek karıştırıldığını anlatır.

Türkiye’de yaş karışımlı hazır betonun tercih edildiğini ancak betonun uzun mesafeye taşınması gereken durumlarda kuru karışımlı betonun kullanılması gerektiğini kaydeden Koçkal, yaş karışım esasına göre hazırlanan betonun taşınması sırasında su kaybı yaşandığını, döküm yerine ulaşıldığında buharlaşmaya bağlı olarak kıvam kaybı ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu belirtir.

Çoğu kez niteliksiz işçiler tarafından kıvam kaybı yaşanan beton harcına su eklendiğini ifade eden Koçkal, şöyle konuşur:

”Bu işlem beton harcında su-çimento oranını değiştiriyor. Çimento ile su reaksiyona girdikten sonra fazla su, döküm sonrası bünyeden uzaklaşarak yapı içinde boşluklar oluşturur. Bu boşluklar ise betonun mukavemetini ve dayanımını olumsuz etkiler. Yani beton harcının taşınması sırasında, suyun buharlaşması sonucu oluşacak kıvam kaybını telafi etmek için beton harcına bilinçsizce su ekleyerek su-çimento oranını değiştirmek inşaatın temeline dinamit koymakla eşdeğerdir.”

Slump (slamp) - Çökme deneyi nedir; neden yapılır?

Beton için kalite kontrol deneylerinden biridir. Her inşaatta mutlaka yapılması gerekir.

Bu deney ile betonun kıvamı belirlenir. (S1-S2-S3-S4-S5) 

Kesik koni şeklindeki kalıp 3 eşit aşamada betonla doldurulur ve her aşamada 25 kere standart bir çubuk ile şişlenerek sıkıştırılır. Numune sarsılmadan kalıp kaldırılır ve çökme miktarı mm cinsinden ölçülerek slump (çökme) değeri bulunur. 

Kelimeyi yanlış olarak SLAMP şeklinde yazanlar da vardır.

Deneyin yapılışı - teknik bilgi


Ölçüleri belirli (h=305mm, taban çapı=203mm, üst çapı=102mm) tepesi kesik koni şeklindeki metal bir kalıp içine üç çeşit tabaka halinde ve her tabakası 25 kez özel bir çubukla (60cm uzunlukta, 16mm çapında)
şişlenerek standart olarak doldurulan taze betonun, ilk yüksekliği ile kap kaldırıldıktan sonraki yüksekliği arasındaki farkın ölçülmesi esas alınmıştır.

Aradaki bu fark mm cinsinden çökme değeri olarak ifade edilir. Örneğim max . 100, min. 50 mm çökmeli bir beton; kirişler, döşemeler, betonarme perdeler, kolonlar, tünel yan ve kemer betonları gibi yapı tipi veya elemanlarında kullanılabilir.

Deney yapılırken:

*Slump hunisi düz bir zemine konur.
*Standart slump hunisi üç eşit kademede doldurulup, her kademede 25 kez standart şişleme çubuğuyla şişlenir.
*Huni tamamen dolunca üst yüzeyi mala ile düzlenir.
*Huni yavaşça yukarı doğru kaldırılır; bu sırada taze beton kendi ağırlığıyla çöker.
*Şişleme çubuğu huninin üzerine konur ve çöken betonun üst seviyesinden çubuğun altına kadar olan mesafe ölçülür. Bu uzunluk, tazebetonun çökme (slump) değeri olarak adlandırılır.
*Beton yerleştirme işlemi sırasında vibratör kullanılması kaçınılmazdır. "Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönelmelik" de vibratör kullanmadan beton dökümü işlemini yasaklamıştır. Şişleme, tokmaklama v.b. elle sıkıştırma usulleri, yalnızca vibratör kullanımıyla beraber, yardımcı usuller olarak kullanılabilir.

Betonun taşınması sırasında kıvam kaybının muhtemel nedenleri:

*Betonun yalancı priz yapması. Bunun önüne karıştırma işlemine devam edilerek geçilebilir.
*Uzun taşıma mesafeleri. Yol boyunca beton priz almaya başlayabilir.Karışım suyu da buharlaşabilir.
*Dökümden önce aşırı karıştırma süresi
*Sıcak hava şartları
*Özellikle bina sektöründe beton işçiliğinde bilinç ve eğitim düzeyi düşük olduğundan taşıma, yerleştirme ve mastarlama işlemlerinin kolaylığı açısından 18 - 22 cm çökmeli, çok akıcı kıvamlı beton kullanma, bu amaçla da şantiyede hazır betona su verme eğilimi çok yüksektir. Bu eğilimin mukavemet düşürücü zararlı sonucunu yok etmek için Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu bir karar alarak üyelerine şantiye teslimi beton kıvamını K4 düzeyinde (çökme >16 cm) tutmalarını tavsiye etmiş, bunu yaparken su/çimento oranına (dolayısıyla mukavemete) dikkatlerini çekmeyi de ihmal etmemiştir. Bu konuda bilgilenen ve bilinçlenen müşteriler K4 kıvamlı beton sipariş vermektedir.