Yeni mezun inşaat mühendisi
Kimisi aile sektörü diye, kimisi duyduğu “iyi para var,
müteahhit olur yolunu bulursun” gibi sözlerle, kimisi ise sırf puanı yetti diye
seçer İnşaat Mühendisliği bölümünü. Kişisel bloguma o kadar çok mesajlar
geliyor ki mühendis adaylarından, her birisi ayrı bir gelecek kaygısı taşıyor,
her biri yukarıda saydığım gibi farklı sebepler ile farklı hayallerin,
ideallerin peşinde.
Üniversite sınavları biter ve yukarıda saydığım farklı
sebeplerden dolayı istemiş olduğunuz bölüme yerleşirsiniz. İyi ya da kötü, bir
şekilde lisans eğitimi de biter ve diplomanızı elinize alırsınız. İşte, bu
yazının esas hikayesi o zaman başlar.
İş Bulma Çabaları :
Diploma elinde, iş aramaya koyulur yeni mezun mühendis.
Sektörde çevresi ya da şansı varsa işi kolaydır. Güzel bir işe girer, kendisini
yetiştirmeye koyulur. İş hayatında pişme süreci başlamıştır.Ya yoksa?
Piyasadaki yeni mezun avcıları ile tanışmasına hiçbir engel yoktur. Yapı ile
alakası olmayan bazı denetim(!) firmaları ve güvenlik ile alakası olmayan bazı
iş güvenliği(!) firmaları, kimi küçük taşeron ve müteahhitler, ekspertizler, mühendis değil imza arayan herkes gözünü
diker genç mühendislere. Maalesef bazı arkadaşlar da buna müsaade eder. Uyarı
1: Lütfen, ama lütfen! Siz inşaat mühendisisiniz, bunu basite almayın!
Attığınız her imza, sadece bir binayı değil, içindeki onlarca, belki de
yüzlerce canı taşıyacak. Dünya size medeniyet mühendisi derken, sizler
medeniyeti katledenlerden olmayın! Katil olmayın. Bilmeden, etmeden imza
atmayın.
Bir de maaş konusu var tabi ki, medeniyet mühendisi denilen
mesleğin üç kuruş değeri yoktur yeni mezunsan. Maalesef piyasada çok komik
rakamlara çalışan mühendis arkadaşlar var. Odalar bu konuda sessiz, ama siz
sessiz olmayın. Evet belki de iş hayatında yenisiniz, bilmiyorsunuz, ama
“mühendis” siniz. Bir mühendis kolay yetişmiyor, bunu en iyi siz biliyorsunuz.
Geniş bir sektörde, önemli bir mesleğiniz var. Sırtınızdan servetler
kazananların, sizi karın tokluğuna çalıştırmasına izin vermeyin. Bu trajkomik
bir durumdur. Mesleğinizin, kendinizin değerini bilin ve bildirin.
Gerçi adamlar da haklı. Hem iş öğretecekler, hem de para
verecekler, yok yaaa ! Oldu, başka ? Hele sen bir işi öğren, maaşı düşünürüz
tekrar. Ha bir dakika, iş bilmiyorsun diye, şantiye şefliği yapamayacaksın da
demedik hani. Koca mühendissin(!) imza da atamayacaksan ne yapalım diplomanı!
Size böyle diyecekler. Yeni mezun olabilirsiniz, tecrübesiz
olabilirsiniz fakat bu bir değeriniz olmadığı, hiçbir katkınızın olmayacağı
anlamına gelmiyor. Tekrar diyorum : Bir mühendis kolay yetişmiyor, değerinizi
önce kendiniz bilin, sonra da bildirin.
“Yeni mezun şantiye şefi” etiketi, ve maalesef bu etiketi
taşıyan pek çok arkadaş ( Bazıları da mahkemede, davaları sürüyor) Bilmediğiniz
işin altına imza atmayın, sorumluluğunu almayın. Sicilinize de yazık olur,
sorumluluğunu aldığınız milli servet olan yapılara da, en önemlisi o yapılara
güvenerek başın sokan vatandaşlara da. Zaten işini düzgün yapan adam, işin
sorumluluğunu tutup da işi bilmeyen birisinin imzasına, kontrolüne bırakmaz.
Mantıklı düşünelim gençler…
Arkadaşlar, yeni mezunsunuz, daha öğreneceğiniz, tecrübe
edeceğiniz çok şey var. Para mı ? Onu da kazanacaksınız. Acele etmeyin. Daha
yolun başındasınız, kazanacağınız değil, kariyerinizin temelini sağlam
atacağınız, güzel tecrübeler kazanacağınız işlere yönelin. 3 kuruş fazla
kazancağım diye, sicilinizi kirletmeyin, katil olmayın. Sizi değil, imzanızı
isteyenlerin ekmeğine bal sürmeyin. Siz mühendissiniz. O imzayı, o diplomayı kolay almadınız. Hakkını
verin. Layıki ile taşıyın unvanınızı. “Nasıl başlarsanız öyle gider.” Bunu
unutmayın. Size tercih bırakmayanlara inat edin. Kendimden örnek vereyim, 5 ay
işsiz kaldım mezuniyetten sonra. Şimdi ise gayet iyi şartlarda çalışıyorum. Çok
güzel tecrübeler edindim, edinmeye devam ediyorum. Yukarıda saydığım
tekliflerden onlarcasını aldım. Önüme gelen ilk işe atlasaydım da şantiye şefi
olsaydım ve imzam ile para kazansaydım ne olacaktı ? Akıllı olun, dediğim
gibi işini düzgün yapan hangi firma daha
iş hayatına yeni atılmış genç mühendise bırakır tüm sorumluluğu, işi. Ya da sen
gelmesen de olur diplomanı yolla, arada imzaya gelirsin diyen firmaya girsen ne
olacak ? Ne öğreneceksin ? Ne kazanacaksın ? Sabredin, sürekli kendinizi
geliştirin. Siz iyi olun, iyi olan sizi bulacaktır.
Kimileri yüzme derin suda öğrenilir derler. Ben de diyorum
ki, yüzmeyi bilmeden derin suya girersen boğulursun !
Mühendis Olma Çabaları :
Kafamıza yatan bir işte karar kıldık, anlaştık ve başladık.
Burada yolumuz 2 ye ayrılıyor, büro ya da şantiye. Neresi olursa olsun basit
işler yapacaksınız. Bunlar size angarya gelip sizi üzmesin. Evet, belki 2 yıl
hatta 6 ay sonra aynı işleri sıkıla sıkıla yapcaksınız ancak şuan bunun zamanı
değil. Fotokopi dahi çekseniz, fotokopi çekerken dökümanlara karşı kazandığınız
aşinalık bile bir tecrübedir. Herşeye bu gözle bakın. Size ayak işleri gelen bu
işler, ofiste size gereken bilgisayar programlarını öğrenmenize, pratik bir
şekilde kullanabilmenize yardımcı olacak, ileride bol bol haşır neşir
olacağınız, sorumluluğunu alacağınız önemli evraklara aşinalığınızı
artıracaktır ve ileride o dökümanlar önünüze gelince bu ne demeyeceksiniz. Bu
sadece bir örnek. Herşeye böyle yaklaşın, ne görsem, ne bilsem, ne duysam kar
deyin. Gözünüz bilgisayardayken kulağınız dışarıda olsun. Duyduğunuz her kelime
tecrübedir. İşler nasıl yürüyor bileceksiniz ki, ileride o işleri siz
yürütebilesiniz. Bu da ilk başta daha basit işleri hallederken bir yandan
edineceğiniz tecrübe ile olacaktır.
Diğer alternatifiniz ise şantiye. Yukarıda saydığım herşey
burası için de geçerli ancak burada başka durumlar da var. Büro da genelde
iletişim içinde olacağınız kişiler teknik personeller ya da muhasebeci,
sekreter gibi personellerdir ama şantiyede öyle değil. Şantiyede tekniker,
formen ve işçiler ile iletişim için de olacaksınız. Burada davranışınız çok
daha büyük önem arzetmektedir. Genelde yeni mezun arkadaşların dengesini
kurmakta zorluk çektiği bu iletişim ağında, dengesizlikten doğan sıkıntılar
yaşanır. Bu nedenle bu konu ile ilgili olarak ayrıca tavsiyeler vermek isterim.
Evet, bazı şeyleri gerçekten bilmiyorsunuz ve öğrenmeniz
lazım. Ancak orada altınızdaki personellere iş yaptırma durumundasınız aynı
zamanda bir yandan isterseniz mühendis olun, altınızda belki yaşınızdan çok
inşaat geçmişi olan personeller var ve ondan da öğreneceğiniz çok şey var. İşte
durum böyle olunca, dengeyi kurmak da zor oluyor. Şantiye ortamının farklı
atmosferine yabancı olmak bu durumu daha da zorlaştırıyor. Peki ne yapmalı genç
mühendis ?
Mesafeyi her zaman koruyun. Karşınızda iyi niyetli insanlar
da olabilir, gençliğinizi küçümsemeye
çalışanlar da. Dediğim gibi yeri gelecek sizin altınızda çalışanlardan bir şeyler
öğreneceksiniz. Ama her daim ne yapılacağını, son kararı siz vereceksiniz
altınızdakiler değil. Şantiyeciliği, imalatı öğrenirken mesafeyi hep
koruyacaksınız. Bir tavizde, bir yanlışta ipin ucu kaçar. İster 2 aylık ister
20 yıllık mühendis olun. Her zaman altınızdaki insanları dinleyin fikrini alın.
Bilmiyorsanız sorun. Ama sorumluluğunuz ile alakalı son kararı siz verin.
Bilmediğiniz durumlar olabilir, çözemediğiniz problemler olabilir bundan
utanmayın. Şuan en iyi mühendis de bir zamanlar yeniydi ve bilmiyordu. Yanlış
yaparak doğruları öğrendi. Problemlerle karşılaştıkça çözüm üretmeyi öğrendi.
Bu durumlarda üstlerinize danışın.
Bu dediklerime dikkat ederseniz, yeni mezunluğun vermiş
olduğu acemiliği daha rahat atarsınız üzerinizden. Ayrıca stajlarınızı naylon
değilde, ciddi anlamda zaman ayırarak yapmanızı tavsiye ederim arkadaşlar. İş
hayatındaki o ilk “sudan çıkmış balıklığı” orada atın üzerinizden. O
zamanlarınız soru sormak için de, yanlış yapmak için de, “Ne oluyo ya”
şaşkınlığını yaşamak için de en iyi fırsat.
İyi bir mühendis olmak, iyi bir yönetici olmaktan, işleri
iyi planlamaktan ve planlara uygun olarak işi yürütmekten geçer. Bunları
yapabilmek için de, altınızda çalışanlara her zaman hakim olmalısınız. Ne
yaptığınızı, ne yaptırdığınızı bilmelisiniz.
Karamsar olmayın. Düşünerek, planlayarak atın adımlarınızı.
Gözünüzü korkutmasın hiçbirşey. Bu yazıyı okumuşsanız zaten, geleceğinizi
düşünen birisiniz ve geleceğiniz hakkında planlar yaparken, en doğru yolu
izleyerek, sizin yolunuzdan daha önce gitmiş insanların tavsiyelerini
alıyorsunuz demektir. Bu da başarının en büyük anahtarıdır.
Başarılı insanlar, 20 yıl sonra nerede olacağını şimdiden
düşünen ve o yerde olmak için atacağı adımları planlayan insanlardır.
Başarılı insanlar “ En büyük başarısızlığın, denememek
olduğunu” bilen insanlardır.
Bol şans…
Aykut ÖZDEMİR
Yeni Mezun İnşaat Mühendisi

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder